Yoksulluk



Bu seferki yazım, aslında hiç yazmak istemediğim bir konu hakkında. Çünkü bu konu, toplum olarak bilsek de bilmek istemediğimiz, görsek de görmek istemediğimiz, kısacası istemediğimiz bir konu: Yoksulluk.

Güzel ülkemizi yönetenler, yoksul vatandaşlarımızla alay edercesine, Ay'a yerli ve milli astronotumuzu (veya adına ne koymak istiyorlarsa onu) gönderme hayallerini millete satma peşinde koşarken, bir yanda insanımız umudun bittiği, çarenin tükendiği noktaya geldi: Bundan birkaç gün önce yirmili yaşlarda genç bir çift, çocuklarını komşuya emanet edip, geçinemedikleri nedeniyle evlerinde intihar etti. Halkekmek büfeleri önünde kuyruklar var. İnsanlar çöpten yiyecek bulmaya çalışıyor.

Bunun nasıl bir çaresizlik ve tükenmişlik olduğunu tahayyül etmek bile çok zor. 

Peki ne oldu da, dünyadaki zenginler paralarını kat be kat büyütürken, bir kesim de aşırı yoksulluk ve hatta açlıkla karşı karşıya kaldı?

Öncelikle Covid-19 pandemisinden önceki duruma bir göz atalım. 

Ülke ekonomilerinde yaratılan gelirin vatandaşlara dağılımının ölçeklendirilmesinde kullanılan en yaygın yöntem Gini katsayısının belirlenmesidir. Gini katsayısı 0-1 arasında bir değerdir ve arttıkça gelir eşitsizliğini, azaldıkça eşitliğini gösterir. OECD'nin yayınlamış olduğu grafik şu şekilde:


Görülüyor ki sorun sadece bizim ülkemize has değil, bütün dünyada yaygın bir sorun. Oxfam isimli uluslararası yardım kuruluşunun açıkladığı verilere göre dünyanın en zengin %1'lik kesimi, geri kalanlardan tam 2 kat daha zengin.

TÜİK de, 2019 yılına ait "Gelir ve yaşam koşulları" istatistiklerini yayınlamış. Aşağıdaki tabloda görüldüğü üzere, ülkemizde en varlıklı %20'lik kesim toplam gelirin yarısını elde etmekte.



Görülüyor ki, gelir dağılımındaki bozukluk uzun zamandır dünyanın problemi. Peki, pandemiden sonra ne oldu dersiniz? Birilerinin ortaya attığı gibi, kapitalizmin sonu mu geldi, dolar tahtını mı kaybetti, yeni bir ekonomik düzen mi sağlanacak?

Ne olduğu aslında çok basit: Devletler çok büyük miktarlarda para basıp, bunu finans sistemine soktular. Bunu da kayıtsız şartsız, adeta refleks olarak yaptılar. Vatandaşlar neredeyse hiç düşünülmedi. Böylece zengin daha da zenginleşti, reel ekonomide kendini geçindirmeye, gelir elde etmeye çalışan vatandaş daha da fakirleşti. Gelir eşitsizliği hızla artmaya da devam ediyor. 

Belki görmüyoruz, duymuyoruz ama insanlık tarifsiz acılar çekiyor. Bu yük hepimizin sırtında ve gün gelecek bu yükü artık daha fazla taşıyamayacağız.

Müslüm Baba'nın sözlerini iyi düşünmek lazım: Yakarsa dünyayı garipler yakar!


Murat İstektepe

Şubat 2021

Bilgi için: Derin Yoksulluk Ağı