Çimlere Basmayın!
Oturduğum sitenin yönetimi geçtiğimiz günlerde site sakinlerine bir e-posta gönderdi. Bu e-postada sitedeki çocukların, temini ve bakımı çok masraflı olduğu özellikle belirtilen çimlerde top oynadıkları için site sakinleri tarafından şikâyet olduğu ve çocukların çimlerde oyun oynamalarına izin verilmemesi gerektiği yazıyordu. Bu yazıyı okur okumaz çocukluğumdan gelen isyan duygularım depreşiverdi ve konuyu biraz irdelemek istedim.
Photo by Ochir-Erdene Oyunmedeg on Unsplash
Öncelikle bir çocuğa çimde oynama demek, kediye fare kovalama demek gibidir. Bu dürtü doğuştan gelir ve önünde durmak çok zordur. Çocukların çimle kaplı olsun olmasın, açık alanlarda koşup oynamaları çok doğaldır. Aksine, bunun engellenmeye çalışılması abestir. Çocukluğumun geçtiği ve gönlümce koşup oynayabildiğim askeri lojmanlarda bu durum insani dürtüler göz önünde bulundurularak çok yaratıcı bir şekilde çözülmüştü: Bütün boş alanlar topraktı. Çimlerde oynamayı yasaklamaktansa hiç çim olmaması, askeri disiplinin çocuklar üzerinde uygulanmasını gereksiz kılmıştı. Çim yok, sorun yok.
Gelelim kıymetli çimlerimize… Üzülerek belirtmek zorundayım ki, gelişmiş (üzüldüğüm şey bu kelimeyi kullanmak) batı ülkelerinde yeşil alanlar tamamen insanların kullanımına tahsis edilmiştir. İnsanlar diledikleri gibi otururlar, oynarlar, koşarlar, piknik yaparlar. Sıklıkla görmeye alışık olduğumuz “Çimlere Basmayın!” levhaları da bizim gibi yeşil sever ülkelere hastır. Bir Avrupalıya bu durumu anlatmak bir hayli zor olsa gerek. Bununla beraber, haklarını yemeyelim, artık bazı belediyeler de modern dünyaya uyarak parklardaki levhaları kaldırıyor. Ama maalesef şehirlerdeki parklarımız, sosyal yaşamın filizlendiği meydanları ve parklarıyla karakterize olmuş Avrupa şehirlerindekilerden hem nicelik hem nitelik olarak çok geride.
İlginçtir ki, peyzaj uygulamalarına belediyelerce çok yatırım yapılır. Mesela, yine başka ülkelerde pek göremeyeceğimiz şekilde, İstanbul’da yol kenarlarına ve refüjlere her sene binlerce lale dikilir, buralar çimlendirilir. İnsanların sosyalleşip vakit geçireceği parklar yerine yol kenarlarını peyzaj şölenine çevirmek, insanlar için mi yoksa çok sevdiğimiz arabalarımız için mi yapılır diye düşünmeden edemiyorum. Keyfini çıkaramadığımız çiçeğe, yeşilliğe harcanan paralar da cabası.
Peki, ne mi yapalım? Siz en iyisi çocuğunuzu bulduğunuz çayıra çimene salın, oynasın. Hatta, hâlâ bulabiliyorken siz de oynayın, tadını çıkarın. Özellikle doğanın uyandığı ilkbaharı kaçırmayın. Basın çimlere! Huysuz komşu da söylensin dursun.
Murat İstektepe
Mayıs 2020