Starbucks ve Sirenler


 Zamanın sevilen ve çok izlenen dizisi olan Game of Thrones'da, birçok dizi ve filmde de daha önce olduğu gibi bir çekim hatası yapıldı. Bir sahnede, masanın üzerinde olmaması gereken karton bir kahve bardağı duruyordu. Bunu fark eden izleyiciler, böyle dünya çapında bir yapımdaki hatayı bulmanın haklı zafer sarhoşluğunu yaşadıktan sonra günlerce bununla ilgili komplo teorileri ürettiler. Televizyon dünyası adeta çalkalandı. Dizinin yapımcılarının bunun kasten yapılmadığını ifade etmelerine rağmen, masanın üstünde unutulan Starbucks bardağının şirketin reklamını yapmak amacıyla konulduğunun üzerinde epeyce duruldu. Hatta bu reklam sayesinde Starbucks'ın satışlarının artması neticesinde ettiği tahmini kâr hesaplandı birilerince. Kimileri bardağı bir Starbucks ajanının koyduğunu iddia etti. Dizinin senaryosundan çok kahve bardağı konuşuldu günlerce.



Ama gelin görün ki, o bardak aslında Starbucks bardağı bile değildi. Dizi setine yiyecek-içecek servisi yapan bir firmanın kullandığı, çekim arasında kullanılmış ve yanlışlıkla masa üstünde unutulmuş bir bardaktı. 

Evet, Starbucks kendi reklamını yapmak için ne bir ajan kullandı, ne de kendi ürününü. Hatta reklam yapmaya niyetleri bile yoktu. Masanın üstündeki karton bardağın görünmesi, üzerindeki logo okunmasa dahi doğrudan Starbucks'ı getirmişti akıllara. Şirketin reklamı kendiliğinden oluşmuştu.

78 ülkede 32.000'den fazla mağazası bulunan Starbucks öyle bir marka oldu ki, ülkemizdeki bazı alışveriş merkezlerinin daha fazla ziyaretçi çekebilmek amacıyla Starbucks'tan kira almadıkları rivayetleri dolaşmakta. 

1971'de ilk mağazasını açan şirketin efsane CEO'su Howard Schultz'un Starbucks'ın tarihçesini ve macerasını detaylıca anlattığı bir kitabı olmakla birlikte, gelin şirketin bizim ülkemizde ne ifade ettiğini inceleyelim biraz.

536 mağazayla, dünyada en çok Starbucks olan 5. ülkeyiz.

Şirketin başarısının ardındaki faktörleri, bir Starbucks mağazasına giren herkes kısa bir süre içerisinde gözlemleyebilir:

  • Mağaza dekorasyonu iyi çalışılmıştır; rahat bir ortam sağlar.
  • Yiyecek-içecek kalitesi iyidir diyebiliriz, en azından vasatın üstünde olduğu genel kabul görür.
  • Ülkemizin kanayan yarası "garson terörü"nü burada yaşamazsınız. Kimse sizi sipariş vermeniz veya masadan kalkmanız için taciz etmez. İstediğiniz kadar oturabilirsiniz. Bunun yanında wi-fi interneti ve elektriği kullanabilirsiniz.
  • Çalışanlar (genellikle) eğitimlidir ve mağaza operasyonları iyi işler.

Saydığım olumlu faktörler yanında bir şey var ki, nasıl göz ardı edildiğine hayret ediyorum: Temizlik.

Starbucks mağazaları genelde, en hafif tabirle pistir. Koltuklar ve masalar hep lekelidir. Yere kahve dökülecek olsa, o kahve saatlerce silinmeden orada kalır. Tuvaletler, bazen gelen tuvaletinizi bile kaçıracak kadar kirlidir ve kötü kokar. Bir restoranda veya kafede kabul edilemeyecek ve bizi oradan derhal soğutacak böyle bir durumun, Starbucks'ta en azından görünür bir olumsuzluk yaratmaması gerçekten şaşırtıcı.

Starbucks'ın logosu, Yunan mitolojisindeki iki kuyruklu deniz kızı olan Siren'den gelir. Mitolojiye göre Sirenler kayalık bir adada yaşarlar ve büyüleyici sesleriyle şarkılar söyleyip, denizcileri kendilerine çekerler. Böylece tuzağa düşürdükleri zavallı denizcileri yerler. 


Bazen ben de, Starbucks logosundaki Siren'in baştan çıkarıcı şarkılar mırıldanarak bizi pahalı ve kirli mağazasına çekmek istediğini düşünürüm. 

Ama olsun! Sonuçta biz üzerinde adımız yazan kahve bardağının ve okuduğumuz (veya okumadığımız) kitabın fotoğrafını sosyal medyada paylaşabildiğimiz sürece mutluyuz.


Zaten Starbucks da müşterilerine sadece kahve değil, "deneyim" de sunduğunu önemle vurgular.

Şirketin ülkemizdeki başarısı bu "deneyim"e muhtaç kitleler sayesindendir.


Murat İstektepe

Ekim 2021